Lüksemburg Edebiyatı

Lüksemburg Edebiyatı ve Lüksemburglu Yazarlar

Lüksemburg edebiyatı ve Lüksemburglu yazarların geçmişi 200 yıl öncesine dayanmaktadır. Lüksemburgca edebiyat uzun süredir devam eden bir gelenek olmasa da, Lüksemburg kendi ana dillerinde yazan birçok Lüksemburglu yazara sahiptir. Lüksemburg’un edebiyat tarihi oldukça kısadır. Lüksemburgca ilk eser 1829’da yayınlanmıştır. “E’ Schrek op de’ Lezebuerger Parnassus” adını taşıyan eser ve matematik öğretmeni Anton Meyer tarafından yazılmıştır.

Lüksemburg edebiyatı, ülkenin yükselen sanatsal ve ulusal kimlik arayışıyla iç içe geçmiştir ve çeşitlilik açısından zengin metinlerden oluşmuştur. Lüksemburg’a özgü tek dil olan Lüksemburgca, 1980’lerde ülkenin resmi dili yapılana kadar yok edilme tehdidi altında olmuştur. Lüksemburgcanın resmi dil oluşu büyük ölçüde romancı Guy Rewenig ve Roger Manderscheid’in tutkulu çabaları sayesinde gerçekleşmiştir. Lüksemburgca ve edebiyatı son zamanlarda, sınırlarının ötesinde tercüme ve takdir edilmiştir.

Lüksemburgca ulusal bir dil olarak mücadele etmeye devam etmektedir ve hala Fransızca ve Almanca’nın egemenliğine yer yer boyun eğmektedir. Ancak, yazarların ve şairlerin bireysel çabası sayesinde Lüksemburgca, artık Lüksemburg kültürüne ve insanlarına dayanan edebi bir kimliğe sahiptir.

Lüksemburg Edebiyatı Dönemleri Nedir?

Lüksemburg edebiyatı dönemleri incelenirken, kısmen Lüksemburglu yazarların üç resmi dilden (Fransızca, Almanca ve Lüksemburgca) bir veya daha fazlasında yazmaları nedeniyle, kısmen de birçok eserin özellikle yerel bir okuyucu kitlesine yönelik olması nedeniyle Lüksemburg sınırlarının ötesine çıktığı çok az görülmektedir. Ayrıca, Lüksemburg edebiyatı, Paris Antlaşması (1815) ve Londra Antlaşması’nın (1867) ardından ülkenin ulusal kimliğine ilişkin artan farkındalıkla paralel olarak gelişmeye 19. yüzyıla kadar başlamamıştır.

14. yüzyılın başlarından kalma bir el yazması olan Codex Mariendalensis, yakın zamanda Lüksemburg edebiyatına yerleşmiştir ve Viandenli Yolanda’nın hikayesini anlatmaktadır.

İdari amaçlar için Fransızca ve Almanca kullanılmasına rağmen, 19. yüzyılda Lüksemburg edebiyatının gelişiminin arkasında olan ve ulusal kimliğin sağlamlaşmasına çok katkıda bulunan faktör, günümüzde Lüksemburgca olarak bilinen Lüksemburg Almancası olmuştur. 1829’da Antoine Meyer, “E’ Schrek op de’ Lezeburger Parnassus” (Lüksemburg Parnassus’ta Bir Adım Yukarı) başlıklı bir şiir koleksiyonu olan Lüksemburgcadaki ilk kitabı yayınlanmıştır. Meyer, anlatım tarzında genellikle cansız nesneleri kişileştirmiştir. Gelecek nesil ise, günümüzde Lüksemburg’un klasik yazarları olarak kabul edilen üç şair getirmiştir. Daha çok Dicks mahlasıyla tanınan Edmond de la Fontaine (1823-1891), her şeyden önce tiyatroya yaptığı katkılarla hatırlanmaktadır. Félix Tyes (1830–1855) ilk Lüksemburg romanı olan “Marc Bruno, profil d’artiste”i yazmıştır ve bu roman onun 1855’teki erken ölümünden kısa bir süre sonra yayınlanmıştır.

Batty Weber (1860–1940) hem gazeteci hem de kısa öykü, roman, oyun ve şiir yazarı olarak çalışmıştır ve Lüksemburg kültürünün gelişimine büyük katkıda bulunmuştur. 20. yüzyılın başlarında önemli bir başka edebi şahsiyet, Die Söhne des Öslings (1904) ve Hochofen (1913) eserlerinde bir şair olarak Lüksemburg sorunlarını ele alan Nikolaus Welter (1871–1951) olmuştur. Welter aynı zamanda Lüksemburg’un ilk edebiyat tarihçisi olarak kabul edilmektedir.

20. yüzyıla gelindiğinde öne çıkan isimlerden Anise Koltz (1928 doğumlu) edebiyat kariyerine 1950’lerde, Almanca ve Lüksemburgca peri masalları yazarak başlamıştır.

Lüksemburglu Yazarların En Ünlü Kitapları Nelerdir?

Lüksemburgca romanların rönesansı 1985’te Guy Rewenig’in Lüksemburgca ilk romanı olan “Hannert dem Atlantik”in yayımlanmasıyla ortaya çıkmıştır. 1980’lerin sonlarından bu yana, Lüksemburgca kitaplar halk arasında çok popüler olmuştur ve önemli satış rakamlarına ulaşmıştır. Sonraki on yılda Nico Helminger, Josiane Kartheiser, Jhemp Hoscheit ve Josy Braun gibi yazarlar tarafından Lëtzebuergesch’te daha fazla destan yayınlanmıştır.

1980’lerde Lüksemburg Büyük Dükalığı’nda Fransızca edebiyatta da bir Rönesans vardır; öne çıkan ana yazarlar Edmond Dune, Jean Portante, Anise Koltz, Lambert Schlechter, Rosemarie Kieffer, José Ensch, Jean Sorrente, Félix Molitor ve Danielle Hoffelt isimlerinden oluşmaktadır. Anise Koltz’un Aux Banquets Du Diable’si, Rosemarie Kieffer’ın Le Petit Cochon qui Savait Voler’i, Lambert Schlechter’in Le Silence Inutile’i öne çıkan eserler olmuştur.

Almancadaki son Lüksemburg edebiyatı içerisinde eser veren; Jean Krier, Roland Harsch, Pit Hoerold ve Guy Helminger gibi isimler kaliteli edebiyatın bilinen isimleri haline gelmiştir.

Linda Graf ve özellikle Claudine Muno gibi genç kadın yazarlar, bu gelecek vaat eden yazar neslinin değerli temsilcileridir.

Rénert - Michel Rodange

Michel Rodange’ın Renert’i Lüksemburg’un en etkili edebi eserleri arasındadır.

Michel Rodange, Renert’i, zamanının ve çağının toplumuna karşı acımasız bir eleştiri yapmak için kullanmıştır. Renert hiçbir zaman bir sorunun çözümü olarak tasarlanmamıştır. Renert’teki karakter sistemin adaletsizliğini ve saçmalığını kınamak için yazılmıştır.

Ons Hémecht - Michel Lentz

Lüksemburg’un milli marşı olan Ons Hémecht (Vatanımız), Michel Lentz (1820-1893) tarafından yazılan bir metin üzerine Jean-Antoine Zinnen’in beste yapması ile oluşmuştur. Lüksemburg’un milli marşının kökenleri Larochette’e dayanmaktadır. Ons Hémecht ilk kez 5 Haziran 1864’te Lüksemburg’un “Genel Müzik Topluluğu” tüzüğünde üretilmiştir.

Hannert dem Atlantik - Guy Rewenig

Hannert dem Atlantik, 1985’te yayınlanan Lüksemburgca yazılmış bir romandır. Hannert dem Atlantik, Guy Rewenig’in ilk Lüksemburgca romanıdır ve Lüksemburgca yazılmış dördüncü romandır.

Roman, Minett’ten eğitimsiz bir yardım görevlisi olan Jhemp Medinger’in hayatından bölümler anlatmaktadır. Hannert dem Atlantik’in üslubu bazen gerçekçi, bazen hicivlidir; uzun betimlemeler, diyaloglar ve monologlar vardır. Dil aynı zamanda sosyal engeller olan dil engellerini de göstermektedir.

Hannert dem Atlantik, 1984 ulusal edebiyat yarışmasında birincilik ödülüne layık görülmüştür.

De Leschte Ritter - Andy Geenen

Andy Geenen, Bohemya Kralı “Kör John” hakkındaki bir kurguyu De Leschte Ritter (Son Şövalye) adlı bir çizgi romana dönüştürmüştür.

Lüksemburg Edebiyatının En Önemli Yazarları Kimlerdir?

Lüksemburg edebiyatının en önemli yazarları arasında Terry Adams, Susan Alexander, Jess Bauldry, Jessica Becker, Catherine Bennett, Jodie Dalgleish gibi isimler yer almaktadır.

1980’lerin başları, Lüksemburglu yazarların en ünlü kitapları için gerçek başlangıç noktası olarak kabul edilmektedir.

Lüksemburg edebiyatının popülerlik kazanması, kamuoyunun Lambert Schlechter, Jean Portante, Michèle Thoma, Nico Helminger ve Georges Hausemer gibi bir dizi yeni sesi keşfettiği ve zaten yerleşik yazarların kendilerini ifade etmenin başka yollarını aramaya başladığı zamana tekabül etmektedir. Lüksemburg edebiyatının 1980’lerdeki yeni yükselişinin edebi çıktılarının merkezinde insan, sosyal çevresi içinde yer almaktadır.

TERRY ADAMS Kimdir?

Terry Adams, 15 Mart 1957’de İrlanda, Tullamore, County Offaly’de doğmuştur. Terry, 1990’dan beri Lüksemburg’da yaşamaktadır. Terry Adams, 1976’da babasının ölümünden sonra yazmaya başlamıştır ve romanlar, kısa öykü koleksiyonları ve şiir kitapları kaleme almıştır. Terry Adams’ın gerçek tutkusu şiirdir, babası tarafından kendisine aktarılan bir tutkudur. Adams’ın on birinci ve son kitabı, Verdun’dan Somme’ye, bir şiir derlemesidir. Terry Adams uzun yıllar yurt dışında yaşamasına rağmen, Tullamore ve halkı hala birçok eserde yer almaktadır.

SUSAN ALEXANDER Kimdir?

Susan Alexander, eski bir New Yorkludur ve bu, kimliğinin temel bir parçası olmaya devam etmektedir. 1989’da Wall Street’ten Lüksemburg’a bir bankada çalışmak için gelmiştir. Susan Alexander günümüzde Avrupa Komisyonu için kamu politikası ve finansman tekliflerini değerlendiren bir uzman olarak çalışmaktadır. Susan Alexander şu ana kadar on üç kitap yazmıştır ve Lüksemburg’da bir üçleme üzerinde çalışmaktadır. Alexander’ın yazıları; karmaşık ve ilginç hayatlar süren kadınlara, ilişkilerine ve yaptıkları seçimlere odaklanma eğilimindedir.

JESS BAULDRY Kimdir?

Jess Bauldry 1980’de doğmuştur. Jess Bauldry 2005’ten beri gazeteci olarak çalışmaktadır fakat yaratıcı yazarlığa olan sevgisi çocukluk yıllarına dayanmaktadır. Jess Bauldry’nin İngiltere’de bir antolojide kısa öyküleri ve iki İngiliz edebi yayınında yayınlanmıştır.

JESSICA BECKER Kimdir?

Jessica Becker 2 Temmuz 1982’de Lüksemburg’da doğmuştur ve Lüksemburg ve Amerika Birleşik Devletleri’nde çifte vatandaşlığa sahiptir. Liseyi Lüksemburg’da bitirdikten sonra Washington DC’de edebiyat okumaya devam eden Jessica Becker, Berkeley’deki California Üniversitesi’nde Hispanik Dilleri ve Edebiyatları alanında doktorasını tamamlamıştır. Jessica Becker’ın şiirleri Amerika Birleşik Devletleri ve Brezilya’da yayınlanmıştır. Jessica Becker günümüzde Alameda, California’da ikamet etmektedir.

CATHERINE BENNETT Kimdir?

Catherine Bennett yakın zamanda Lüksemburg’da kendi ofisi olan bir psikoterapist olarak işinden emekli olmuştur. Catherine Bennett, NSPCC ve National Childbirth Trust ile bağış toplama ve danışman olarak başladığı yıllardan beri akıl sağlığı alanında çalışmaktadır.

Catherine Bennett’in ilk yayınlanan eseri, 8 yaşındayken The Puffin Club dergisindeki ‘Sizzling Snakes’ şiiridir. O zamandan beri öyküler, günlükler, romanlar ve romanlar yazmıştır. Catherine Bennett günümüzde ölüme kültürel ve tarihsel tepkiler hakkında bir kitap üzerinde çalışmaktadır. Catherine Bennett, psikolojik ve sosyolojik bir perspektiften etkilenmektedir. Catherine Bennett’in neredeyse tamamlanmış olan diğer çalışması, Lüksemburg’un Umutsuz Ev Kadınları başlıklı bir otobiyografik eseridir.

JODIE DALGLEISH Kimdir?

11 Temmuz 1968’de doğan Jodie Dalgleish, Yeni Zelanda ve İrlanda’da çifte vatandaşlığa sahiptir. Güney Pasifik’te küratör ve çağdaş sanat ve edebiyat eleştirmeni olarak geniş çapta yayınlanmıştır. Jodie Dalgleish aynı zamanda yerel kısa öykü yarışmalarının finalisti ve kazananı olmuştur. Aynı zamanda yerel bir gazetede periyodik sanatlar köşesinin yazarlığını yapmıştır. Jodie Dalgleish 2015’te Yeni Zelanda’dan ayrılmadan önce yaratıcı yazarlık yüksek lisansını tamamlamıştır ve NZ Pacific Studio’da altı aylık bir yazarlık ihtisası yapmıştır. Jodie, kendini tam zamanlı yazmaya adadığı Avrupa’da, özellikle küresel bağlamda Yeni Zelanda sanatlarına adanmış Paris merkezli bir çevrimiçi platform ve önde gelen edebiyat dergisi olan Contemporary Hum için bir deneme yazarı olarak yayınlanmaya devam etmiştir. Jodie Dalgleish, şiir ve öykü koleksiyonları oluşturmanın yanı sıra, günümüzde Lüksemburg’da geçen bir roman yazmaktadır.

SYED SHEHZAR M. DOJA Kimdir?

Syed Shehzar M. Doja Bangladeş, Dakka’da doğmuştur ve günümüzde Lüksemburg’da The Luxembourg Review adlı bir edebiyat dergisinin kurucusu, baş editörü ve bir şair olarak yaşamaktadır. Syed Shehzar, Lüksemburg sakini olarak, Amsterdam şehri için yaptırılan bir festival projesi için bir pan-Avrupa platformunda ülkeyi (Jean Portante ile birlikte) temsil etmek üzere seçilmiştir. Shehzar’ın çalışmaları dünya çapında çok sayıda yayında yer almıştır (New Welsh Review, The San Antonio Review, Dhaka Tribune: Arts & Letters, Delano, Monsoon Letters, Sticks and Stones) ve çeşitli edebiyat ve tiyatro yarışmalarında (The Madman’s için 1.’lik ödülü) kazanmıştır. Syed Shehzar’ın ilk kitabı Drift 2016 yılında UPL/Muson Mektupları tarafından yayımlanmıştır.

RUTH DUGDALL Kimdir?

16 Haziran 1971’de İngiliz vatandaşı olarak doğan Ruth Dugdall, şartlı tahliye memuru olarak eğitim almadan önce Warwick Üniversitesi’nde (İngiltere) İngiliz Edebiyatı okumuştur. “The Women Before Me” adlı romanının 2005’de kazandığı ödülle yazarlık kariyerine odaklanmaya karar vermiştir. Romanları, Ceza Adalet Sistemi içinde çalışan doğrudan deneyimlerinden bilgi alır ve uluslararası olarak yayınlanmaktadır. 2014 ve 2016 yılları arasında Lüksemburg’da yaşamıştır ve bu süre zarfında şehirde geçen insan kaçakçılığı hakkında bir suç gerilim filmi olan Nowhere Girl’ü yazıp yayınlamıştır. Ruth Dugdall California’da yaşamakta ve sekizinci romanı üzerinde çalışmaktadır.

JOANNA EASTER Kimdir?

Joanna Easter, 1996 yılında Galler’de Lüksemburglu bir anne ve İngiliz bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Joanna Easter’ın edebiyat kariyeri 7 yaşında yazdığı, kaçan bir balkabağını anlatan The Pumpkin Who Ran Away adlı ünlü eseriyle başlamıştır. Joanna Easter günümüzde eşiyle birlikte İskoçya’da yaşamakta ve genellikle biraz daha zorlu konulardan olsa da hala hikayeler yazmaktadır.

Dünya Edebiyatından Lüksemburg Kültürü ile İlgili Eserler Nelerdir?

Dünya edebiyatından Lüksemburg kültürü ile ilgili eserler aşağıda listelenmiştir.

  • The Expats - Chris Pavone
  • The Elf of Luxemburg - Tom Weston
  • A Short Time in Luxembourg - Anne-Therese Macdonald
  • The Luxembourg Run - Stanley Ellin
  • Whisper of Doubt - Andrea Blake

Lüksemburg Kültürü Lüksemburg Edebiyatını Nasıl Etkilemiştir?

Lüksemburg, yazım ve dilbilgisi kurallarının olmaması ve Lüksemburgcanın sınırlı kelime dağarcığı ve dilbilgisi yapıları nedeniyle kendine özgü bir edebi geleneğe sahip değildir. Lüksemburg kültürü içerisinde Fransız ve Alman kültürünün etkisi büyük olduğu için Lüksemburg edebiyatı da bu ülkelerin dillerinden etkilenmiştir. Deneme yazarı Marcel Noppeney (1877–1966) ve şair Michel Rodange (1827–1876) dahil olmak üzere büyük yazarlar her zaman Fransızca veya Almanca kullanmışlardır.

Fransız kitapları ve yayınları geniş çapta okunmakta ve Lüksemburg’un entelektüelleri hedef alan süreli yayınları, edebi incelemeleri ve dergileri neredeyse her zaman Fransızca olarak yazılmaktadır. Fransızca yazan Lüksemburglular, roman yazmaktan çok denemeler ve bilimsel makaleler yazmaktadırlar. Lüksemburg kültürü, üç dilli yapısını edebiyat alanına da yansıtmıştır. Lüksemburgca esasen bir Alman lehçesi olduğu için, Almanca dilini tercih eden yazarlar Lüksemburgcada anlamlı olan yerel ifadelere ve duyarlılıklara da metinlerinde yer vermektedirler. Her ne kadar “saf” Almanca savunucuları bu tür bir konuşma dilinden vazgeçilmesi gerektiğini düşünseler de Lüksemburgluların Almancadan rahatsızlık duymaları, Almancanın yaygın olarak kullanılmasını engellemektedir.

Lüksemburg’da Görülmesi Gereken Edebiyat Müzeleri Nelerdir?

Lüksemburg’da görülmesi gereken edebiyat müzeleri aşağıda listelenmiştir.

  • Victor Hugo Edebiyat Müzesi (Victor Hugo House)
  • Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi (Musee National d’Histoire et d’Art)
  • Villa Vauban Sanat Müzesi
  • Casino Luxembourg – Forum d’art contemporain
  • Postahane ve Yazı Gereçleri Müzesi (Museum of the Poststation and Writing Instruments)

Lüksemburg’da görülmesi gereken edebiyat müzelerini gezebilmek için vize gerekmektedir. Lüksemburg yeşil pasaport vize almadan 180 gün içerisinde 90 gün boyunca gezilebilmektedir.

Elif Güzhan Yazan: Elif Güzhan

Elif Nur Güzhan, 2019 yılında giriş yaptığı Hacettepe Üniversitesi'nde İngiliz Dilbilimi okuyor, 2021 yılından beri Vizemnette yazarlık ve editörlük yapıyor.

Paylaş: